Akhilleus…
Tanrıça Thetis, ıssız bir deniz kıyısındaki mağarasına ara sıra yunuslarıyla gelir, bazı çalışmalarını mağarasında gözlerden ırak yapar. Bir gelişinde mağara yakınlarındaki kayalıklarda bir bebek bulur. Bebek, tanrıların, tanrıçaların yaşadığı Olimpos Dağı’ndan atılmıştır. Tanrılar Tanrısı Zeus’un, Troyalı bir prensesten olma oğludur. Zeus’un eşi Hera, kıskandığı bebeği yüzlerce kilometre uzaktan fırlatıp atmıştır. Thetis, kemikleri kırık bebeği mağarasında besler. Biraz büyüyen bebek sakattır. Onu Zeus’a verir.
Zeus, Tanrıça Thetis’in geleceğine bakar. Bir oğlu olacaktır. Akhilleus adı verilecek oğul çık hırslı, kıyıcı ve yağmacı olacak, adını dünyanın dört bir köşesine duyurmaya çalışacaktır. Thetis’in, kardeşi ve Deniz Tanrısı Poseidon’la evlenmesine izin vermez. ‘Verirsem hırslı oğul, benim koltuğuma göz dikebilir,’ diye düşünür. Onu Kral Peleus’la evlendirir. Akhilleus doğar.
Yağmalamayı, insan öldürmeyi kahramanlık sayan bir kral olur.
İnsan soyu, yağmalamaktan ve birbirine şiddet uygulamaktan kurtulmak için tarih boyunca çaba harcar. Harcamayı sürdürür.
Yağmalamayı, öldürmeyi kahramanlık sayan Akhilleus’un destansı öyküsü:
Akhilleus: Büyük Yağmacı…